Bakan Göktaş, 'Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu'nun açılışında konuştu

Bakan Göktaş, 'Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu'nun açılışında konuştu

​Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, anne ve baba rollerini belirsizleştiren, genç kuşakları evlilikten uzaklaştıran modern yaşam pratiklerinin, aile kurumunun geleceğini derinden etkilediğini ifade etti.

Gündem - 2025-11-19 14:15:32 Bu içerik 67 kez okundu.

 

 

 

  

Bakan Göktaş, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili İskender Pala ve kamu kurumları temsilcilerinin katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu"nun açılışına katıldı.

 

Burada konuşan Bakan Göktaş, sempozyumda aileyi kültürel varlığın asli unsuru olarak ele alacaklarını, nüfus politikalarının kentleşme ve mimarinin aile yapısındaki dönüşümünü, sanatın birleştirici gücünü tüm boyutlarıyla değerlendireceklerini belirtti.

 

Temennilerinin, bu birlikteliğin aileyi güçlendiren kalıcı kültür ve değer hareketine dönüşmesi olduğunu dile getiren Göktaş, insanın ilk öğretmeninin annesi ve babası olduğunu hatırlattı.

 

Göktaş, bu anlamda ailenin mimariden müziğe, edebiyattan günlük hayata kadar varlığını her yerde hissettiren bir ruh olduğuna işaret ederek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle ilan ettiğimiz 2025 Aile Yılı'nın temelinde bu anlayış vardır. Bu nedenle bugün aileyi konuşurken, esasında küresel ölçekte sarsılan bir dengeyi, hızla değişen bir toplumsal dokuyu, derinleşen bir kırılganlığı da konuşuyoruz." dedi.

 

Modern dünyanın dayattığı yeni yaşam ritminin, insanlara ekranları, algoritmaları, hız ve tüketim kültürünü dayattığına dikkati çeken Göktaş, şunları kaydetti:

     

"Bu düzen, en çok da aileyi hedef alıyor. Bir yanda yalnızlaşmayı normalleştiren dijital kültür, diğer yanda aidiyet duygusunu aşındıran bireycilik. Bir yanda doğum oranları düşerken, diğer yanda aile içi iletişimi ve kuşaklar arası bağları zayıflatan teknoloji bağımlılıkları... Bir yanda geleneksel değerleri görünmez kılan küresel popüler kültür, diğer yanda mahremiyeti tehdit eden dijital mecralar. Anne ve baba rollerini belirsizleştiren, genç kuşakları evlilikten uzaklaştıran modern yaşam pratikleri, aile kurumunun geleceğini derinden etkiliyor."

 

"Bütün ülkeler benzer sorularla karşılaşıyor"

Göktaş, demografik dönüşümün izlerinin hanelerde belirginleştiğini, bugün ortalama hane halkı büyüklüğünün 3,11'e gerilediğini söyledi.

 

İnsanın yaradılış hakikatini gölgeleyen, kadın ve erkek kimliğini belirsizleştiren cinsiyetsizleştirme söylemlerinin aile yapısının en temel dayanaklarını hedef aldığını vurgulayan Göktaş, "Tüm bu dinamikler sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da ortak meselesi olan bir aile erozyonuna işaret ediyor. Bugün bütün ülkeler benzer sorularla karşılaşıyor. Aileyi geleceğe nasıl taşıyacağız? Toplumu ayakta tutan aileyi, küresel kırılganlıklar karşısında nasıl daha dirençli kılacağız? Ve dinamik nüfus yapımızı nasıl güvence altına alacağız? İşte bu soruların cevabı, aile değerlerimizi merkeze alan ve dinamik nüfus yapısını koruyan politikalar geliştirmekten geçiyor." diye konuştu.

 

Göktaş, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'nın, bu amacın stratejik yönünü ve önceliklerini belirleyen temel çerçeve olduğunu, bununla aileyi ve dinamik nüfus yapısını koruma, dijital güvenliği sağlama, küresel risklere karşı aileyi dirençli kılma, kuşaklar arası dayanışmayı güçlendirme gibi hedefler ortaya konulduğunu anımsattı.

      

Bu hedefler doğrultusunda kurumsal yapıları güçlendirdiklerini dile getiren Göktaş, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanı Yardımcımızın başkanlığında oluşturduğumuz Nüfus Politikaları Kurulu ile uzun vadeli ve sürdürülebilir demografi stratejileri geliştiriyoruz. Aile Enstitüsü ile aile ve demografi alanlarında bilimsel temelli politika süreçlerini yürütüyoruz. Aileyi güçlendirmenin yolu, toplumun tüm kesimlerini aynı hedefte buluşturan kapsamlı bir seferberlikten geçiyor. İşte bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle 2025'i Aile Yılı ilan ettik. Ülkenin dört bir yanında 14 binden fazla etkinlik düzenledik,1925 kurumla işbirliği yaptık. Finansal desteklerden eğitime, kültürel etkinliklerden dijital dönüşüme kadar her alanda aileyi güçlendiren çalışmalar hayata geçirdik. Evlenecek gençlerimize ve çocuk sahibi olmak isteyen ailelere sağladığımız destekler, ailelere yönelik özel indirim avantajları, bu desteklerin sadece bir kısmını oluşturuyor. Danışmanlık hizmetlerinde ihtisaslaşma dönemini ve çevrim içi danışmanlık uygulamalarımızı başlattık."

 

"Küresel ölçekte örnek bir modele dönüştürüyoruz"

Sosyal risk haritalarıyla ihtiyaçları erken dönemde tespit ettiklerini, koruyucu ve önleyici hizmetleri sahada daha hızlı ve etkin biçimde sunduklarını bildiren Göktaş, 7'den 70'e tüm aile bireylerini kapsayan bu politika ve faaliyetlerle aileyi güçlü ve geleceğe güvenle bakan bir toplumun temeli haline getirdiklerini söyledi.

 

Göktaş, aile dostu yapımları ödüllendirerek kültür ve sanat dünyasında aileyi güçlendiren temsil biçimlerini teşvik ettiklerini, böylece toplumun ortak değerlerini yansıtan üretimlerin çoğalmasını desteklediklerini aktardı.

 

Yürüttükleri aile diplomasisi ile aile politikalarını sınır ötesine taşıdıklarını ifade eden Göktaş, "Türkiye'nin aile merkezli sosyal politika yaklaşımını bölgesel ve küresel ölçekte örnek bir modele dönüştürüyoruz. Tüm bu adımlar, aile dostu ekosistemi yerleşik bir kültüre dönüştürme irademizin somut bir yansımasıdır. Aynı zamanda dinamik nüfus yapısını koruyan güçlü bir dönüşümün temelidir. Bu doğrultuda 'Aile ve Nüfus 10 Yılı' da uzun vadeli politikalarla elde ettiğimiz tüm kazanımları daha da kalıcı hale getireceğimiz bir dönem olacak." dedi.

 

"Aileyi yaşatmak, Türkiye'yi yaşatmaktır"

 

Ailenin sadece hanenin içinde kurulan düzen olmadığını, toplumun istikametini belirleyen en güçlü yapı olduğunu vurgulayan Göktaş, şunları kaydetti:

 

"Aile güçlü olursa, Türkiye güçlü olur. Aile sarsılırsa, toplumun özü zayıflar. Bu nedenle biz her zaman 'Ailemiz geleceğimiz.' diyoruz. Aileyi korumayı bir medeniyet meselesi, bir gelecek inşası ve bir varlık bilinci olarak görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da dile getirdiği gibi 'Her millet için aile, kendi kültürünün, kendi değerlerinin, geleneklerinin, örflerinin geleceğe aktarılmasının sigortasıdır, güvencesidir.' Bu anlamda bugün bir araya gelmemize vesile olan bu sempozyum, esasında bir uyanış, bir fark ediş, bir yeniden yükselişin tezahürüdür.

 

Burada ele aldığımız her konu, sadece bir tartışma, bir değerlendirme süreci değil, aynı zamanda ortak iradenin, ortak vicdanın, ortak kültürel duruşun beyanıdır. Ailemizi, kültürümüzü ve medeniyet birikimimizi geleceğe taşıyacak bu büyük yolculukta birlikte hareket etmeliyiz. Değerlerimizi, köklerimizi ve ortak hafızamızı kültür ve sanatın dönüştürücü gücüyle savunmalıyız. Çünkü biz bir arada durdukça güçlenen, kültürünü yaşattıkça kök salan, sanatla buluştukça derinleşen bir milletiz. Ve biliyoruz ki aileyi yaşatmak, Türkiye'yi yaşatmaktır."

 

Sempozyumda, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili İskender Pala da konuşma yaptı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sende Yorumla...
DİĞER HABERLER