Kıymetli Dostlarım,

Ne mutludur ki, gazeteciyim, basın mensubuyum diyenlere ben demiyorum

gazeteci olmak ayrıcalıktır.

Fakat, insana sormazlar mı?

Tarafsız, kimsenin adamı kalemi olmadan, kalemi satmadan, kiraya vermeden,

görevinizi yapabiliyor musunuz diye?

Örneğin,

Çanakkale Belediyesindeki hurda yolsuzluğu,

Cuma pazarındaki esnafa karşı yıldırma, baskı kuranların ucunun belediye personeline dayanmasını,

belediye personeline yapılan mobbingleri, personelin yolsuzluktan sonra

intihar girişimini, müdürlük sınavlarını kazanıp da müdür yapılmayan,

mülakat da elenenleri, belediye barınağındaki köpeklere(can dostlara)

yapılan zulmü, birbirlerini parçalama ve yemelerini.

Bu şaibe yolsuzluk hırsızlık iddialarını haber olarak kamuoyu ile paylaşabildiniz mi?

Veya Sosyal Konutlar, Cennet Otopark sorununun, yedi yıldır bitmeyen belediye binasını

kaç defa gündeme getirdiniz?

Bu konuda haber, yorum yapabildiniz mi?

Sadece Çanakkale Belediyesi değil, Kepez, Ayvacık Belediyeleri’ndeki

diğer iddiaları.

Veya, AK Partili Umurbey Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarını gündeminize alabildiniz mi?

AK Partili Belediye Başkanını, Vekilini, il, ilçe başkanını haksız olmalarına rağmen geçmişte

eleştirebildiniz mi?

MHP’nin oy kaybını, il başkanının yetersiz ve AK Parti’den fazla

AK Partili gibi davranmasını, Sinan Ateş’e Ankara’nın göbeğinde yapılan

suikasti yazabildiniz mi?

Rıdvan Uz’un tek adamlık sevdası sonucu partiyi bölüp kutuplaştırdığını,

vekilliğinin hayal olduğunu, veya diğer partilerdeki haksızlığı, hukuksuzluğu, liyakatsizliği isim vererek

tenkit ve eleştiri yapabildiniz mi?

En önemlisi, vatanı, milleti ilgilendiren konularda halkın, seçmenin tarafında olup kamuoyuna

 doğru tarafsız haber yapabildiniz mi?

Tabi ki 1 basın, kısmen 2/3 basın mensubu haricinde hiç biriniz yapamadınız.

Yapamazsınız da.

Ama yemek, kahvaltı daveti olunca 100 kişilik basın ve gazeteci görüyoruz.

Nerede sözde duayen basın mensupları?

Televizyon gazete sahipleri?

Kimilerinize mecliste canlı yayın, bazılarına led ekran kurdurdular,

Kimileri madenlerden,

Kimileri Gestaş’dan,

Kimileri altın madeninden,

Bazı güngörmemiş her devrin adamlarına aylık il, ilçe başkanlıklarına fatura kestirdiler.

Aylık maaşa bağlananlar var.

Bazılarına vekil, başkan aracılığı ile eş, dost, ahbap, çavuş ilişkisi ile bakanlıklar üzerinden sözde

reklam, sergi adı altında para göndertenler var.

Kimilerine de kuru erzak verdiler.

Basına saldıran, sizleri ötekileştiren, yok sayan hadsiz ve çapsızlardan hesap soramadınız.

Tepki koyamadınız.

Hal böyleyken kim yazabilir?

kim haber, yorum yapabilir?

Sizlerde haklısınız.

Yoksa ekmeğinizi keserler, bitirirler.

Bu güne kadar yazdığım gibi, bu günden sonrada yazacaklarımı

yazamayacaksam düzeyli yapıcı eleştiremeyeceksem, mesleğimizin hakkını veremeyeceksem,

sözde basın veya gazeteci adı altında meydanda gezmemizin ne önemi vardır.

Olumlu, olumsuz bütün gelişmelerden kamuoyunu tarafsız bilgilendirebilmek bence ayrıcalıktır.

Özgürlüktür.

Unutmayın,

Para alan emir alır.

Hiç bir partiden, vekilden beslenmeyen, kalemi satmayan, kiraya vermeyen dostlara selam olsun.

Sonuç itibarı ile partilere, siyasetçilere, vekil ve başkanlara ne kadar eyvallah deseniz de, biat

 Etseniz de o kadar çok kaybedersiniz.

Onların işine yaradığınız sürece varsınız.

Hayır deyip eleştirinde gerçek yüzlerini görün.

(Gerçek, dik duran, dürüst siyasetçileri tenzih ediyorum)

Basın, dünya çapında Yasama, Yürütme, Yargıdan sonra en büyük 4. güçtür.

Dostlarım,

Basını ayaklar altına almayın. Kimsenin de aldırmasına izin vermeyin .

Basında Yargı gibi bir gün herkese gerekli olacaktır.

Kalın Sağlıcakla

Göksel ACARAY