Ülkemizde ağustos ayında yaşanan krizin etkileri hala devam ediyor. Ülkeyi yönetenler kriz yok dese de ülkemiz çok önemli bir kriz yaşamış durumda. Dolar ve Euro kurunda yaşanan %40’ a varan artış her kesimden vatandaşımızı etkiledi. Asgari ücretli, memur ve emekliler zamların altında adeta ezildiler. 4 kişilik bir aile için 40-50 ₺’ye yapılan pazar masrafı 90-100 ₺’ye, 70 ₺ gelen elektrik faturası 140-150 ₺’ye, geçen yıl 100 ₺ gelen doğalgaz faturası 250 ₺’ye çıktı.
Kaba bir hesapla 2 çocuklu asgari ücretle çalışan bir emekçi 1603 ₺ olan maaşının en az 700 ₺’nı ev kirasına, 250 ₺’nı doğalgaz faturasına, 400 ₺’nı evin mutfağına, çocukları okuyorsa en az 500 ₺’nı çocukların okul masrafına ödüyor. Kendine ve eşine de aylık 400 ₺ harcasa elinde kalan ne? - 647 ₺. Her ay eksi hesapla evini geçindirmeye çalışıyor. Parası olmadığı için gidip kredi kartına ve kredilere yükleniyor ve kaçınılmaz son. Ülkemizde her gün bir evde dram yaşanıyor.
Çanakkale’de de kriz her geçen gün etkilerini hissettirmeye devam ediyor. Şehrimizde tanınmış olan bir çok büyük firma zor günler geçiriyor. Hatta çoğu konkordato ilan etmek için sıraya girmiş durumda. En son geçen hafta büyük bir beton şirketi ve nakliye şirketi de konkordato ilan etti. Bu şirketlerde çalışan çok sayıda insan aylardır maaşlarını alamıyorlardı. Bu şirketler ile çalışan çok sayıda tedarikçi de elbette bu durumdan etkilenecekler. Krizin etkilerinin kış aylarında daha da artması bekleniyor. Özellikle oldukça şişen inşaat firmalarının çeklerinin piyasadaki itibarları azalmış durumda. Kimse inşaatçı çeklerini görmek bile istemiyor. Bankalar 50.000 ₺ kredileri bile vermekte tereddüt ediyor. Verilen krediler ise geri istenecek aşamaya gelmiş durumda.
Devletin Kredi Garanti Fonu , Nefes Kredisi, Kosgeb aracılığı ile verdiği kredilerde sorun olduğu ve kredilerin ödenemediği de konuşuluyor. Şirketlerden herhangi bir ipotek alınmadan tamamen devlet garantisi altında verilen kredileri devlet takibe de alamıyor, sonuçta şirkete devlet kefil oluyor. Şu an gündemde bu kredilerin 6 ay ödemesiz olarak yapılandırılması var. En azından ekonomi rahat bir nefes alır. Hükümetin mart ayı geçene kadar krizin etkilerini dindirecek önlemler aldığı konuşuluyor. Enflasyon ile mücadele kapsamında esnafında kampanyaya katılması ile birlikte bir nebze olsun rahatlama olsa da ülke de faizler hala %23-24 civarlarında seyrediyor. Elinde parası olan, bu para ile yatırım yapacağına bankaya yatırıp faiz gelirini kazanmayı tercih ediyor. 100.000 ₺’nın bankadaki faizi aylık 1500-1700 ₺ arası bir meblaya denk geliyor. Ülkemizde ekonominin rayına girmesinin en temel koşulu belki de faizlerin eski haline yani %9-10 seviyelerine inmesi olacaktır. Aksi takdirde ekonomide çarkların dönmesi mümkün değildir. Yapılanlar sadece Mart ayına yani seçimlere kadar ülkeyi rahatlatmaktan başka bir şey değildir. Dünyada ki gelişmelerin de ışığında ülkemizi 2019 yılında 2018 den çok daha zor bir yıl bekliyor. Bacasız sanayi olan turizmimize güvenerek ülkenin refaha ereceğini düşünmek hiç gerçekçi değil.
BOZCAADA’DA SANDIKTAN HAKAN CAN YILMAZ GÜÇLENEREK ÇIKTI
Bu yazımda aslında sadece ekonomiyi ele alacaktım fakat yazımı yazdığım saatlerde Bozcaada CHP’de eğilim yoklamasında sonuçları açıklandı. Sandıktan Hakan Can Yılmaz 1. çıktı üstelik en yakın rakibine %30’ dan fazla fark atarak. Son 1 aydır kendisine yapılan ayak oyunlarına rağmen, Çanakkale’de Ülgür Gökhan’ın Kepez’de Birol Arslan’ın başarısının bir benzerine Bozcaada’da Hakan Can Yılmaz tarafından imza atılmış oldu. Mevcut başkan kıymetli dostumuz Hakan Can Yılmaz’ı tebrik ediyoruz. Bozcaada ve Bozcaadalılar kendisini seviyor ve sayıyor. 31 Mart 2019 seçimlerinde Dr. Hakan Can Yılmaz ile CHP yeni bir seçim zaferi kazanmaya doğru yelken açmış durumda.
